Önce kavramları sadeleştirelim. Tek maç, tek senaryo ve tek risk demektir. Kombine ise çoklu riskleri çarpar ve getiriyi büyütür. Ben seçim yaparken üç sözcüğe odaklanırım. Risk, getiri ve kontrol. Tek maçta kontrol yüksektir. Çünkü tek oyun okursun. Ayrıca karar penceresi nettir ve stres sınırlıdır. Kombinede kontrol azalır. Çünkü her maç ek risk taşır. Dahası, küçük hatalar tüm kuponu etkiler. Yine de hedef büyükse kombineler cazip görünür. Ancak çarpan büyürken hata olasılığı da büyür. Sonuç olarak amaç, bütçe ve zaman çizgisi belirleyici olur.

Ben stratejiyi daima hedefe bağlarım. Kısa vadeli stabilite için tek maç öne çıkar. Özellikle veriye dayalı net bir üstünlük görürsem tek kalırım. Buna karşılık sezonluk hedefte, küçük birimlerle kombineler denerim. Ancak her aya bir üst sınır koyarım. Çünkü dalga boyu uzar ve psikoloji yorulur. Bu yüzden plan şarttır. Önce amaç yazılır. Ardından kasa bölünür. En sonda araç seçilir. Böylece duygular değil, yöntem konuşur.

Ne zaman tek maç?

Tek maçı, bilgi avantajım belirgin olduğunda seçerim. Örneğin sakatlık dönüşleri ve fikstür yorgunluğu net ise. Ayrıca taktik eşleşme bariz üstünlük sunuyorsa tek kalırım. Çünkü bu senaryoda fiyatlama gecikebilir. Yine de açılıp kapanan piyasa dalgalarını izlerim. Özellikle canlıda küçük pencereler yakalarım. Böylece gereksiz risk eklemem. Dahası, kaybı telafi baskısı düşer. Sonuç olarak tek maç, disiplinli bir rota sağlar. Erken kararlar da az hata üretir.

Tek maçta sayaç yönetimi basittir. Birim sabittir ve taşıma planı nettir. Ben çoğu zaman birim büyüklüğünü değiştirmem. Ancak sinyal gücü çok yüksekse küçük bir ek yaparım. Yine de korelasyon riskine izin vermem. Aynı maç üzerinde iki farklı pencere açmam. Çünkü tek olay, iki kararı aynı anda etkiler. Bu noktada “pas” kulağa sıkıcı gelir. Fakat çoğu gün en iyi karar odur. Özellikle veri net değilse pas geçmek, kâr gibi çalışır.

Ne zaman kombine?

Kombine, küçük birimi anlamlı hedefe taşır. Özellikle düşük oranlı ama güçlü sinyalleri birleştirir. Ancak sinyallerin bağımsız olması gerekir. Ben kombineyi farklı liglerden ve saatlerden kurarım. Böylece tek haber tüm kuponu yıkmaz. Ayrıca pazar türlerini çeşitlendiririm. Biri toplam, diğeri handikap, bir diğeri gol aralığı olur. Bu dağılım dalgayı yumuşatır. Yine de iki derin favori yanyana risk doğurur. Çünkü düşük değerler çarpanda mucize yaratmaz.

Zamanlama da kritiktir. Kombineyi pre-match kurduğumda haber penceresini yazarım. Son kadro listeleri gelmeden büyük çarpana gitmem. Önce doğrulama yaparım. Ardından erken kapanış tepkisini kontrol ederim. Eğer piyasa habere aşırı tepki veriyorsa beklerim. Çünkü denge çoğu zaman geri döner. Ben bu dönemeçte kuponu güncellerim. Yani kombine pasif bir kilit değildir. Aksine canlı ve esnek bir plandır. Güncellenmezse kolay kırılır.

Olasılık, korelasyon ve çarpan illüzyonu

Çarpan göze hoş görünür. Fakat matematik sakin kalır. İki maçın kazanma olasılığı çarpılır. Üçüncüsü eklenince risk büyür. Bu yüzden kombinelerde “nihai olasılığı” hesaplarım. Yaklaşık olasılığı yüzdelik notlarla yazarım. Ardından beklenen değeri kontrol ederim. Eğer değer negatife düşüyorsa kuponu keserim. Çünkü güzel görünen çarpan, çoğu zaman illüzyondur. Ben değeri, duygudan önce koyarım. Böylece düş kırıklığı azalır.

Korelasyon asıl tuzaktır. Aynı ligde aynı cümleleri seçmek cezbedicidir. Ancak ortak faktörler senaryoyu tek noktaya bağlar. Örneğin rüzgâr, zemin ya da hakem çizgisi benzer etkiler üretir. Bu da bağımsızlık varsayımını bozar. Sonuç olarak gerçek olasılık düşündüğünden düşer. Ben bu hatayı yıllar önce acı şekilde öğrendim. Şimdi kuponu parçalar halinde kontrol ederim. “Bu iki seçim aynı şeye mi bakıyor?” sorusu hayat kurtarır.

Birim sistemi, kasa ve volatilite yönetimi

Birim sistemi omurgadır. Ben tek maçta sabit birim kullanırım. Kombinede ise birimi küçültürüm. Çünkü volatilite artar. Kasa akışını üç bölüme ayırırım. Tek maç, düşük çarpanlı mikro kombine ve özel senaryo. Özel senaryo, sezon içinde nadir açılır. Veri çok net olmalıdır. Ayrıca üst sınırı bellidir. Böylece kumanda bende kalır. Kasa, duygudan değil, plandan talimat alır.

Volatilite yönetimi sadece rakam değildir. Zaman ve zihni de kapsar. Ben kötü seride yayını kapatırım. Ardından küçük bir yürüyüş yaparım. Notlarıma bakar, iki cümle eklerim. “Neyi kaçırdım, niye acele ettim?” Bu mini ritüel, tilt baskısını söker. Üstelik sonraki karara hava açar. Yine de kazanırken de fren uygularım. Üst üste üç isabetten sonra mola veririm. Çünkü özgüven, çizgiyi şişirir.

Zamanlama: canlı, pre-match ve haber akışı

Pre-match sakinlik sunar. Ancak bilgi eksiktir. Canlıda bilgi artar. Fakat süre kısalır. Ben pre-match’te iskeleti kurarım. Canlıda küçük ayarlarla resmi tamamlarım. Özellikle tempo ve pres değişimlerini izlerim. Çünkü oran, bu sinyallere hızlı tepki verir. Yine de her sinyal işlem değildir. Bazısı sadece nottur. İşleme dönüşenler, kurala uygun olanlardır.

Haber akışı planın kalbidir. Kadro listeleri, zemin, rüzgâr ve fikstür yoğunluğu. Ben bu dört satırı kontrol listeme yazarım. Sonra olası senaryolara küçük cümleler eklerim. “Erken gol gelirse bekle.” “Kırmızı kart sonrası beş dakika izle.” Bu cümleler hızlı anlarda rehber olur. Aksi halde refleks kararları büyür. Sonuç olarak zamanlama, yalnız saat değil; davranış ritmidir.

Kişisel deneyimlerim: iki senaryo, iki sonuç

İlk senaryo tek maçtı. Kadro avantajı ve yorgunluk dengesizdi. Ben pre-match bekledim. Canlıda tempo düşüşünü gördüm. Oran hafifçe düştü. Yine de acele etmedim. Çünkü faul standardı yüksekti. Oyun sık bölündü. Sonra duran top kalitesi belirginleşti. Küçük pencerede tek karar verdim. Plan tuttu ve sakin kapattım. Burada anahtar, sabır ve tek hedefti.

İkinci senaryo mikro kombineydi. İki düşük oranlı ve bağımsız seçim kullandım. Farklı lig ve saat seçtim. İlk maç erken gol buldu. Piyasa ikincisini şişirdi. Ben ikinci maçı kapatmadım. Çünkü veri hâlâ lehimeydi. Ancak yağmur başladı. Pas kalitesi düştü. Notum devreye girdi. “Yağmurda toplam iştahı düşür.” Kuponu hedge ettim. Kâr küçük kaldı ama plan bozulmadı. Bu da değerlidir.

Yöntem kutusu: karar ağacı, pas ve not

Karar ağacı kısa olmalı. Ben üç soruyu yeterli bulurum. Değer var mı? Korelasyon düşük mü? Zamanlama uygun mu? Üç “evet” gelirse işlem yaparım. Biri “hayır” ise pas geçerim. Pas, planın parçasıdır. Hatta çoğu gün en iyi hamledir. Çünkü sermaye korununca fırsat çoğalır. Özellikle tempolu günlerde pas altın değerindedir.

Not tutma, sürecin siyah kutusudur. Her kararın yanına iki cümle yazarım. “Neye dayanarak girdim?” “Neye dayanarak çıktım?” Bu iki cümle, bir sonraki günü değiştirir. Ayrıca kötü günde duyguyu sakinleştirir. Çünkü kanıt masadadır. Ben de kanıtı, hisse tercih ederim. Böylece çizgi stabil kalır. Yöntem, günü değil sezonu kazanır.

Sık yapılan hatalar ve düzeltme yolları

İlk hata, çarpana aşık olmaktır. Rakam büyür, akıl küçülür. Çözüm basittir. Önce olasılık yazılır. Sonra değer kontrol edilir. İkinci hata, aynı maçtan çoklu seçimdir. Korelasyon görünmez ama etkilidir. Çözüm, lig ve pazar çeşitliliğidir. Üçüncü hata, kaybı kovalamaktır. Kaybı kovalamak, planı kovalamaktır. Çözüm, mola ve sabit birimdir.

Dördüncü hata, haber akışını hafife almaktır. “Nasıl olsa çıkar” cümlesi pahalıdır. Çözüm, küçük bir alarm sistemidir. Ben yerel muhabirleri ve resmî hesapları izlerim. Ayrıca kadro listesi saati takvimimde sabittir. Beşinci hata, notsuz ilerlemektir. Hafıza seçici çalışır. Not ise tarafsızdır. Çünkü dünün duygusu bugün yoktur. Not, yarına kalır.

Sonuç: hedefe göre araç seç

Son sözü net söyleyeyim. Tek maç ve kombine birer araçtır. Doğru araç, doğru hedefe gider. Kısa vadeli istikrar için tek maç daha uygundur. Uzun vadeli hedef için, küçük birimle seçilmiş kombineler çalışır. Ancak değer, korelasyon ve zamanlama şarttır. Bunlar yoksa çarpan yalnızca illüzyondur.

Benim sıram değişmez. Önce amaç, sonra veri, sonra araç. Ardından birim ve zaman yazılır. Sonra pas veya işlem seçilir. En sonda not eklenir. Bu çizgi, duyguyu küçültür. Planı büyütür. Böylece sezonun son sayfası daha sakin kapanır. Kısacası aklı koru, bütçeyi koru, ritmi koru. Geri kalanı, zaten yol üzerinde gelir.